Dünyadan GelişmelerDiğer Makaleler



Giderek artan bir yoğunlukta organik üretim birçok ülke tarafından teşvik ve regüle edilmektedir. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya ve diğer ülkeler üreticilerin pazara organik ürünler sunabilmelerini "Organik Sertifikasyon" a bağlamışlardır. Eskiden organik tarım küçük aile işletmesi çiftliklere özgü ve köy pazarlarında satılan ürünlerle sınırlıyken son yıllarda çok daha yaygın bulunabilmekte ve tüketilmektedir. ABD de son yıllarda konvansiyonel gıda pazarı yıllık % 2-3 artış gösterirken organik gıda pazarı % 17-20 civarında büyümüştür. Organik pazara her yıl büyük firmalar geçiş yapmaktadır.



Tüketiciye ulaşan herhangi bir ürünün organik olup olmadığı sadece üzerinde bulunan organik sertifikalı olduğunu gösteren işaretler ile doğrulanabilir.




Son yıllarda sağlıklı kalmak son derece zorlaştı..

Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza birçok kimyasallar girdi. Çoğu gizliden gizliye yiyecekten ilaca, giysiden kozmetiğe yaşantımızın her anını paylaşır oldular. Yaşam kalitemizi bozan, hastalıklara neden olan doğamıza kesinlikle aykırı bu sentetiklerle sürekli bir aradayız. Vücudunuza zararlı yabancı maddeler (toksinler) girdiğinde, vücudunuz bunların bir kısmını doğal yollarla atacak, ama bir kısmı vücut içinde saklı kalacaktır. Vücudunuz, sahip olduğu doğal savunma mekanızmasından dolayı, bu yabancı maddeleri yağ ile sarmalayarak zarar vermesini engellemeye çalışacaktır. Bu da zaman içinde depolanan yağ miktarını artıracaktır. 



Sentetik ürünlerin uzun vadede insan bedenine zararları

Modern yaşamın günlük hayata getirdiği en büyük değişikliklerden biri de attığımız her adımda sentetik kimyasallarla karşı karşıya kalmamız. İnsan bedeni tabii ki yaşamını destekleyen kimyasallardan oluşuyor ancak bedenimize nüfuz edecek yanlış tipte zararlı kimyasallar ciddi hasarlar bırakabiliyor. İngiltere'de tescil edilmiş 30,000 in üzerinde kimyasal kayıtlı. Bazıları hayatımızı kolaylaştırıyor, bazıları hayatımızı daha güvenli kılıyor, ama ya diğerleri ? Tüketicilerin sadece İngiltere'de güzellik ve bakım ürünlerine yaptıkları harcama yılda 6,4 milyar sterlini bulmakta, ancak bu malzemelerin bedenimiz üzerinde yaptıkları etkiler henüz tam olarak gün ışığına çıkarılmış değil. Güzellik endüstrisi ürünlerinin ne kadar saf, basit ve organik olduğunu tanıtan reklamlara yılda 600 milyon sterlin harcarken bunların arkasındaki gerçekleri araştıran kuruluşlar bu reklamların aksi iddiaları gündeme taşıyorlar. WWF (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) İngiltere Toksik Kimyasallar direktörü Elizabeth Salter Green bedenimizdeki hormon dengesini bozan ve doğal ortamda çok uzun süreler bozulmadan kalan toksik kimyasalların tüketici sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor. Bazı parfümler (her 100 parfümün 20 si) organik olarak üretilmekteler ancak günlük hayatımıza giren ve sayıları 5,000 e yaklaşan parfümler, deterjanlar, yumuşatıcılar, halı ve yer temizlik malzemeleri, hava temizleyiciler, kokulu mumlar, tütsüler gibi maddelerde kalıcı koku etkisi yüksek sentetik ve çoğunlukla petrol bazlı koku vericiler kullanılıyor. Bunlar sadece burnumuz ve akciğerlerimiz yoluyla değil, cildimiz ve yediğimiz koku katkılı besinlerle sindirim sistemimiz yoluyla da bedenimize nüfuz etmekteler. Bunlardan bazıları yapılan anne sütü, kan ve idrar analizlerinde ölçülebilir oranlarda bulundu. Kozmetiklerde migren, astım ve çeşitli alerjileri tetikleyen birçok sentetik koku maddesi bulunuyor. Klinik deneylerde dikkat dağılması, depresyon, tahriş, üreme organları problemleri, hiper tansiyon , kalp ritm bozuklukları gibi birçok yan etkiye de neden olabildikleri sonuçları ortaya çıkıyor.



Kaynakca: http://www.ekoorganik.com/
 
  • BİZİ TAKİP EDİN..